İşaret Sancakları ile Haberleşmenin Tarihi

İşaret Sancakları ile Haberleşmenin Tarihi

İşaret sancakları ve flamaların günümüzde önemli işlevleri bulunmaktadır. Bunlar gemilerin kendi aralarında ya da gemilerin sahildeki görevli birimler arasında haberleşmelerini sağlayan önemli unsurlardır. İşaret sancakları ile haberleşmenin tarihi hakkında bilgi verecek olursak. Uluslararası iletişim kodları özelliğine sahip olan bu sancak ve flamaların sahip oldukları renklerin ve şekillerin farklı anlamları bulunmaktadır. 40 farklı bez bu maksatla denizciler arasında sıklıkla kullanılmıştır. 40 tanesinden 26 tanesi harfleri temsil ederken 10 tanesi de rakamları temsil etmiştir.

Geriye kalanlar arasından da 3 tanesi tekrar niteliğinde 1 tanesi de cevap niteliğinde kullanılmıştır. Açık denizlerde bu flama ve sancakların net bir şekilde görülebilmesi önemlidir. Bu sancak ve flamalar da açık denizlerde rahat bir şekilde görülebilmeleri için bu özelliğe sahip renklerden ve şekillerden oluşturulmuştur. Genel olarak sarı, kırmızı, siyah, beyaz, mavi renkleri ile bu renklerin kombinasyonları kullanılmıştır.

Göndere çekilmiş bulunan sancak ve flamaların tane sayısına ve sırasına göre farklı anlamları bulunmaktadır. Bu sistemin bu şekilde bir düzene ulaşması ve bugünkü haline nasıl geldiği her zaman merak konusu olmaktadır. Bu merakı gidermek adına işaret sancakları ve flamaların tarihsel sürecini incelemekte fayda bulunmaktadır. Bu merakın giderilmesi için birbirinden farklı anlamları bulunan işaret sancakları ve flamaların tarihine bir göz atalım.

2000 yıl öncesine dayanan bayrakların ve flamaların haberleşmede kullanılması geleneği bugün halen daha uygulanmaktadır. Roma döneminde ve Antik Çin’de ordunun sahip olduğu farklı bölümlerini birbirinden ayırmak ve uzak mesafe üzerinden emirleri kolaylıkla ordunun istenilen birimine iletmek amacı ile farklı şekillerde ve farklı renklerde sancaklar kullanılmıştır. Antik Yunanistan’da da denizcilik alanında bu yöntem sıklıkla kullanılmıştır. Geminin kaptanları deniz filosunun diğer gemiler ile kolay bir şekilde haberleşebilmesi için gemi direğine farklı renklerde bayraklar çekmiştir.

Orta çağdan itibaren de mevcut olan bu uygulama zamanla sistematik bir hal almaya başlamıştır. Devam eden yüzyıllar boyunca da mevcut sistem ilerleyerek gelişme göstermiştir. Yelken Çağının başlangıç dönemlerine kadar gemilerin kullandıkları haberleşme sistemleri oldukça ilkel bir yapıya sahipti. Haberleşme için Rönesans dönemine gelinceye kadar askeri gaye ile birbirinden farklı birçok bayrak tasarımı yapılmıştır. Büyük bir olasılıkla gemiler arasında da iletişim için özel anlamlara gelen farklı bayraklar yüzyıllar boyunca kullanılmıştır.

Bu kullanılan bayraklardan en yaygın olanı ise 14.yüzyılda Avrupa’da meydana gelen ve Avrupa’daki hayatın 1/3’ünü yok eden veba salgını sırasında kullanılan, gemide bu salgının olduğunu belirtmeye yarayan siyah renkli ya da düz sarı renkli olan bayrak olmuştur. Sonraki dönemlerde ise bu bayraklar gemide ölüm ya da hastalık olduğunu belirtmek amacıyla kullanılmıştır. Orta çağ dönemlerinde çok sıklıkla kullanılan bir başka işaret ise eski çağ dönemlerinde savaş sırasında sıklıkla kullanılan kırmızı renkli bayraklar olmuştur. Bu kırmızın bayrağın adı Kanlı Bayrak’tı. Bunun anlamı, gemiye teslim olması için bir uyarı olarak değerlendirilmekteydi. Eğer karşıdaki gemi bu bayrağa rağmen teslim olmuyorsa, saldırı sırasında hiç kimseye acınmayacağı anlamına geliyordu. Bu gemi zorla ele geçirilecekti.

Pisa, Ceneviz ve Venedik gibi orta çağda bulunan denizci devletler ile birlikte Hospitalye ve Templar Şövalyeleri gibi askeri yapılar da kendi aralarında kimsenin anlamını bilmediği farklı renkte ve şekilde özel işaret sancakları kullanmışlardır. Bu kullanılan bayrak ve flamalar uluslararası yani evrensel bir anlam taşımaktan ziyade yalnızca aynı amaca sahip ekip içerisinde farklı bilgilerin aktarılması amacı ile kullanılmıştır. Hospitalye Şövalyelerinden sonra gelen Malta Şövalyeleri de benzer bir sistemi ustalıkla kullanmışlardır. Ekibin kalyon gemi kaptanları, kendi içinde haberleşmek için yeşil, kırmızı ve sarı renklerde ve çok farklı şekillerde tek, çift ya da üç renkli olan farklı işaret flamaları kullanmaktaydılar.

Kullanılan bu özel flamalar sancak gemisinden verilen komutları geminin diğer gemilerine kolaylıkla iletmesi amacı ile kullanılmıştır. Flamanın rengi, şekli, çekildiği direğine göre de anlamı değişmekteydi. Örnek olarak verirsek; üçgen flama trinketa serini cundasına çekilmiş ise geri çekilme anlamına geliyordu. Trinketa sereni ya da grandi yelkeninin üzerinde açıldığında ise bu, yelkenlerin fora edilmesi anlamına gelmekteydi. Bazı özel durumlarda da flamaların duman ile birlikte uyumlu bir şekilde kullanıldığına da sıklıkla rastlanılmıştır. Grandi direğine üçgen yeşil renkli flama tek duman eşliğinde çekilmişse bu yardım isteme anlamına geliyordu. Aynı flama iki duman ile birlikte çekilmişse de bu onaylama veya tanıma anlamına gelmekteydi.

Kırmızı, yeşil ve sarı renkli kare bayraklar da elde kullanılmaktaydı. Pruva üzerinden sarı bayrak elle kaldırılmış ise bu bayrak ateş komutu anlamına gelmekteydi. Yeşil renkli bayrak aynı şekilde pruva üzerinden elle kaldırılmış ise bu komut karaya çıkma anlamı taşımaktaydı. Modern olarak bayraklar aracılığı ile haberleşme ya da işaretleşme usulleri de 17.yüzyılın ortalarında çıkmıştır. İşaret sancakları ilk çıktığı ve kullanıldığı dönemlerde yalnızca basit gündelik haberleşmeler için kullanılmaktaydı. Mesela güvertede görüşme talebini iletmek kadar basit olan haberleşmeleri sağlamaya yaramaktaydı.

İlerleyen zamanlarda bu yöntemler kaptanlar tarafından manevra hareketlerini iletmek için kullanılmıştır. Britanya Kraliyet Donanması 1653 yılında İngiliz amiraller tarafından verilen birbirinden farklı emirlerin bayraklar aracılığı ile iletilmesi için bir kılavuz yayımlamıştır. Bu yüzyıldan itibaren de denizcilikte kullanılan işaretleşme ve haberleşme yöntemleri yaygınlık kazanarak hızla gelişmiştir. 1691 yılında bu konuda bir kitap yayımlanmıştır. Bu kitabın adı Deniz Taktikleri ya da Manevra ve Sinyaller Üzerine Bir İnceleme olarak nümerik işaret sancaklarının sistemini anlatmıştır. Nümerik işaret sancaklarına dayalı bu sistem yeni bir sistem olmuştur.

Bu sistemde daha önceden kullanılan 336 değişik emir ve sinyalden meydana gelen özel bir kod sistemi kullanılmaktaydı. İletişim protokolüne mesajın iletilmek üzere olduğunu belirtmek amacı ile ekstra olarak bir hazırlık flaması çekilmekteydi. Bigot’a göre mesajın iletildiğini anlamak için de tedbir olarak alınan her işaret kodunun tekrarlanması önerilmiştir. Yaygın bir şekilde kullanılan ilk standart bayrak işaret sistemi 1790 yılında Amiral Lord Richard Howe aracılığı ile uygulanmıştır. Lord Richard’ın sistemine göre nümerik sayı flamalarının yanında 6 tane de kontrol flaması bulunmaktaydı.

Sistemin kod listesinde başlangıç olarak 260 sinyal bulunmaktaydı. Bu sayı gelişerek 1799 yılında 340’a çıkmıştır. Gizli askeri kod listeleri ile işaret bayrakları her dönem kombineli bir biçimde kullanılmıştır. Askeri kod sistemleri sürekli güncellenen bir yapıya sahiptir. Bu yöntemler kullanılarak gemiden gemiye ya da gemiden karaya gizli bir haberleşme sağlanabilmekteydi. Bu listelerin düşmanlarının eline geçmemesi için de kullanılan yöntem, bunların kurşun kullanılarak ağırlaştırılması olmuştur. Geminin batması ya da düşmanın gemiyi ele geçirmesi durumunda bu listeler denize atılmaktaydı. Böylece listeler düşmanın eline geçemiyordu.

Yıllar sonra ise Ticari Denizcilik kodunun tüm ülkeler tarafından benimsenen genel bir kod sistemi haline dönüştürülmesi fikri ortaya çıkmıştır. Bu düşünce ile 1887 yılında Britanya Ticaret Bakanlığı tarafından bir komisyon oluşturulmuştur. Bu komisyonun çalışmaları sonucunda da mevcut sistem revize edilerek günün ihtiyaçlarına göre uyarlanmıştır. Çalışmanın 1897 yılında tamamlanması sonucunda Uluslararası İşaret Kodu adıyla bu sistem yayımlanmıştır. Ancak bu yeni sistemde bile halen daha bazı eksiklikler bulunmaktaydı. Sistemde bulunan eksiklikler nedeni ile haberleşmelerde bazı karışıklıklar ortaya çıkmaktaydı. Bu sorunlar ise 1930 yılındaki değişiklikler ile birlikte çözülmüştür. Son olarak 1969 yılında yapılan değişiklikle birlikte Uluslararası İşaret Kodları bugünkü şeklini almıştır. İşaret sancakları ile haberleşmenin tarihi hakkında detaylı bilgi vermeye çalıştık umarız faydalı olmuştur.